“Başkanların Gözüyle”

“Başkanların Gözüyle”

“Başkanların Gözüyle”

Bira ve Malt Üreticileri Derneği (BİMAD) Yönetim Kurulu Başkanı Çağıl Gençalp:

“Tarladan Bardağa: Bira ve Tarımın İç İçe Geçmiş Hikâyesi ve Türkiye’de Bira Sektörü”

 

Bira uygarlık tarihiyle paralel bir seyir izleyen, tarihin başından beri insanoğlunun tükettiği bir gıdadır. Son arkeolojik bulgulara göre, biranın tarihçesi en az 12-13 bin yıl öncesine dayanmaktadır. Günümüz dünyasının pek çok alışkanlığının arkasında biranın keşfiyle gerçekleşen bir dizi süreç olduğu tahmin edilmektedir. Bira modern hayatın temelini sağlayan tarımın gelişmesini tetiklemekle kalmamış, yerleşik yaşamı ve insan ilişkilerini düzenlemede de merkezi bir ürün olmuştur.

Türkiye’de biranın tarihi ise Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde başladı. Bu dönemde bira, zorlu koşullarla trenle Avrupa’dan ithal edilen bir içecekti. 19. yüzyılda Osmanlı Devleti’nde endüstrileşme girişimlerinin en yoğun yaşandığı yer, devlet gücünün merkezi olan başkent İstanbul ve yakın çevresiydi. Bu nedenle ilk bira fabrikaları da İstanbul’da kuruldu.

Endüstri Devrimi’nin sadece teknolojik bir devrim olmadığı, aynı zamanda insanların düşünce ve yaşam biçimini değiştiren, sosyal, kültürel ve ekonomik boyutlarıyla çevresel etki yaratan bir dönüşüm olduğu kendisini hissettirmeye başlamıştı. Fabrikalar, yarattığı istihdamın yanı sıra bulunduğu bölgelerde yerleşim alanlarının genişlemesine ve buralarda yaşamayı tercih eden insanlar için yeme-içme mekânlarının artmasına vesile oldu. Kentleşme ve kentlerdeki sosyalleşme alanlarının büyümesi de bira üretiminin endüstrileşmesini arttırdı. 1950’li yıllardan itibaren tüm dünyada turizmin gelişmesi bira sektörünün büyümesinde bir diğer faktör olarak değerlendirilebilir.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla birlikte hızlanan reform hareketi, 1920’li yıllar boyunca ekonomik, politik ve sosyal anlamda fark yaratan bir modernizasyon ve çağdaşlaşma süreci başlatmıştır. Bu sürecin ana mekânlarından biri olarak yeni başkent Ankara’da 1925 yılında kurulan Atatürk Orman Çiftliği, bu dönemde tarım ve sanayinin gelişimine yönelik girişimlerin somutlaştığı sosyal mekânlarla birlikte erken Cumhuriyet döneminin simge yerleşkelerinden biri hâline gelmiştir. 1930’lu yıllarda çiftlik içinde kurulan tarım ve hayvancılık alanları, arboretum ve üretim tesisleriyle birlikte yerleşke, faaliyet sınırlarını genişletmiştir. Cumhuriyetin ilk bira fabrikası da Atatürk Orman Çiftliği (AOÇ) yerleşkesinde kurulmuş ve uzun süre faaliyet göstermiştir. Böylece sektörün ulusallaşmasında ilk adımlar atılmıştır.

Bira yalnızca bir içecek değildir. Aslında başlı başına tarımsal bir üründür, dolayısıyla bira sektörü bir içecek sektörü olmanın ötesinde bir tarım sektörüdür. Nitekim biranın dört ana ham maddesinden ikisi topraktan gelmektedir. Bu iki hammaddenin, yani arpa ve şerbetçiotu üretiminin kalitesi ve sürdürülebilirliği sektör açısından, son derece önemlidir. Tohumculuğun geliştirilmesi, çiftçilerin ve tedarikçilerin eğitimi ve çevreye duyarlı sorumlu üretimin teşvik edilmesi sektörün odağında bulunan konulardır.  Dünya üzerinde üretilen arpanın yaklaşık yüzde 30’u ve şerbetçiotu üretiminin tamamına yakını bira üretiminde kullanılmaktadır.

Özellikle maltlık arpa ve şerbetçiotuna yönelik talep, çiftçileri yüksek kalitede arpa ve şerbetçiotu üretmeye teşvik ederken, bira üreticileri de çiftçileri sürdürülebilir tarım yoluyla bu hammaddeleri elde etmeye teşvik etmektedir. Kısacası bira sektörü ve tarım sektörü arasında yakın ve iki tarafın faydasına bir ilişkiden söz edilebilir. Bira aynı zamanda turizm sektörünün de olmazsa olmazlarındandır. Özellikle Akdeniz havzasının turizm bölgelerinde çok daha yoğun bir şekilde tüketilmektedir ve başlı başına bir istihdam ve gelir kaynağıdır.

Türkiye’de bira sektörü Türk ekonomisine önemli katkılar sağlamaktadır. Bu katkılardan birincisi bira sektörü kanalıyla elde edilen devlet gelirleridir. Bilhassa yüksek ÖTV ve KDV oranları nedeniyle Türkiye’nin bira sektörünün devlete sağladığı katkı, Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin bira sektörlerinin kendi devletlerine sağladıkları katkı ortalamasından daha yüksektir. Alkol sektörü, Türkiye toplam ÖTV gelirlerinin yaklaşık yüzde 7,43’ünü karşılamaktadır (toplam ÖTV 928,2 milyar TL; alkollü içkiler 69 milyar TL). Alkolden alınan ÖTV gelirinin yaklaşık yüzde 50’si ise bira sektöründen gelmektedir.

İkinci olarak bira sektörü istihdam yaratan bir sektördür. Bira sektöründe, doğrudan çalışanlara ek olarak bira ile alakalı tedarik, perakende, turizm ve eğlence sektörlerindeki istihdam da hesaba katıldığında 79 bin kişinin üzerinde bir istihdam ortaya çıkmaktadır. Üçüncü olarak, bira ile bağlantılı faaliyetlerin yarattığı katma değere dikkat çekilmelidir. Bira sektörü hem doğrudan hem de tedarik, perakende ve turizm sektörleri üzerinden de katma değer yaratmaktadır. Sonuç olarak, devletin gelirlerine katkılarının yanı sıra tarım ve turizm sektörleri ile yakın ilişkileri, bira sektörünü Türk ekonomisi açısından önemli bir yere koymaktadır.

  

Close