“Başkanların Gözüyle”

“Başkanların Gözüyle”

“Başkanların Gözüyle”

ALKİDER Yönetim Kurulu Başkanı Levent Kömür:

“Bir Tüketici Deneyimi Ekosistemi Olarak Gastronomi”

 

Endüstri 4.0. Gastronomi. Kadın. Helva. Apple. Starbucks. Güven.

Birbiriyle alakasız gibi görünen bu kavramların, mantıklı bir akış oluşturacak şekilde nasıl bir araya gelebileceğini düşünüyor olabilirsiniz. Bakalım becerebilecek miyim?

Amacım gastronomi kavramına başka bir açıdan bakılmasını teşvik etmek. Öncelikle bu işin bir yeme-içme eyleminin ötesinde bir deneyim olduğunu bilmeliyiz. Ancak bu ortak paydada buluşursak ekonomik fayda yaratabiliriz.

Ekonomik faydanın oluşması için 3 sorunun cevabını bilmek gerekiyor: Ne satıyoruz, ne kadar değerli satıyoruz ve ne kadar rekabetçiyiz?

İşin sırrı deneyim

İlk sorunun cevabı, tahmin edebileceğiniz gibi, gastronomik bir deneyim. Deneyim bu noktada kilit bir rol üstleniyor; çünkü bütün dünya deneyimin peşinde. Kimse bir şeye sahip olmak istemiyor; herkes bir anı yaratmak istiyor. Gastronomi de bunun bir parçası…

Özgünlük, ustalık, uyum

Gastronomik deneyimi ne kadar değerli sattığınız konusuna gelince, deneyimin değerini artıran üç faktör çıkıyor karşımıza: Özgünlük, ustalık ve bu deneyimi oluşturan elemanlar arasındaki uyum. Bu üç faktör güçlendikçe, sunduğunuz deneyimin değeri artıyor.

Endüstri 4.0’da rekabet

Pazar payınızı artırmak için yeterince rekabetçi olup olmadığınız konusunda da rekabetteki değişime bakmak gerekiyor. Endüstri 4.0’da artık rekabet markalar ve ürünler üzerinden değil ekosistemler üzerinden oluyor. Tıpkı Apple ekosistemi gibi… Bunu bir örnekle anlatayım: Amerikalı iş adamı Howard Schultz, bir İtalya gezisi sırasında küçük kahvehanelerin toplumsal hayatta ne kadar önemli bir buluşma yeri olduğunu fark ediyor ve Amerika’da bu formatta bir toplumsal buluşma yeri olmamasının karşılığı olarak kahvehaneler zinciri kuruyor. Bu markanın adı Starbucks. Starbucks bugün, kahve hammaddesinin üretiminden dükkânlarda satılan hediyelik eşyalara kadar tüm dünyaya yayılmış çok güçlü bir ekosistem.

Kısıtlı zamanda “anı” yaratmak

Yaşanan deneyimin değerini artıran en önemli şey yaratılan anılardır. İnsanlar da bu nedenle anı yaratmaya çalışıyorlar, çünkü zaman çok kısıtlı. Yaşanan anın, anı (hatıra) haline gelmesi için ne kadar özgün olduğu ve standartlara göre ne kadar farklı olduğu önemli.

Gastronomik bir deneyimin anı olması için öncelikle; uluslararası nitelikte bir servis, kalite ve deneyim sunan, kadınların öncü roller üstlendikleri, cinsiyet dengesinin en üst düzeyde gözetildiği bir ekosistem kurmalıyız. Kuracağımız bu ekosistemde, kendimizi değerlendirdiğimiz bir ölçme sistemi yaratmalı ve bu sisteme sadık kalmalıyız.

Bir diğer önemli konu, hikâyemizin olması… Çünkü Türkiye’de dünya markası yaratmadan, dünyada bir Türk markası yaratamayız. Coğrafi konumumuzdan gelen artıyı da kullanmalıyız. Turizm sadece doğal güzelliklere bağlı değildir; havalimanlarını insanları değil, deneyimleri transfer ettiğimiz yerlere dönüştürmeliyiz. “Güven” dediğimiz kavramın önemini iyi kavramalıyız. Güven yaratmalı, bu güveni ölçmeli ve önemsemeliyiz. Aynı tüketicinin güvenini önemsediğimiz gibi, yabancı misafirlerimizin bize güvenini de ölçmeli ve değerlendirmeliyiz.

Gastronomi ekosistemi, turizmin, tarımın, istihdamın, ihracatın mottosu olma potansiyeline sahip. Unumuz, şekerimiz, yağımız hazır. Haydi, helva yapalım.

Close