Hayvancılığın Geleceği: Sürdürülebilir, Verimli ve Akıllı Bir Dönüşüm
Hayvancılık sektörü; ekonomik büyümenin, kırsal kalkınmanın ve ulusal gıda arz güvenliğinin temel taşlarından biridir. Kırmızı et, süt ve diğer hayvansal ürünler yalnızca bir gıda meselesi değil; aynı zamanda üretimin, istihdamın ve çevresel sürdürülebilirliğin kalbinde yer alan stratejik bir alandır.
Son yıllarda hem sahada hem de küresel pazarlarda koşullar hızla değişiyor. Türkiye’de kırmızı et üretimi 2023’te 2,38 milyon ton iken, 2024’te %11,7 azalarak 2,11 milyon tona geriledi. Bu düşüş, küçükbaş üretimindeki daralma ve artan maliyetlerin bir yansıması.
Buna karşılık çiğ süt üretimi %4,7 artışla 22,49 milyon tona yükseldi. Bu artış, sektörün canlılığını ve dayanıklılığını ortaya koyarken, verimlilik, işletme ölçeği ve işleme kapasitesi konularında gelişme alanlarımız olduğunu da gösteriyor.
Dış Ticarette Başarının Anahtarı Fiyat, Kalite ve Lojistik Yönetiminde
Türkiye, üretim gücü ve potansiyeliyle önemli bir konumda. Ancak sürdürülebilir başarı için sadece üretim miktarını artırmak yeterli değil; kalite, izlenebilirlik, hayvan refahı, marka değeri ve lojistik yönetimi bir bütün olarak ele alınmalı.
Dış pazarlarda rekabet gücü, fiyat kadar güven ve kaliteyle ölçülüyor. Bu nedenle, katma değerli üretim ve markalı ihracat Türkiye’yi bir üst lige taşıyacak temel unsurlardır.
Dünya genelinde süt ve et üretimi 2023 – 2024 döneminde sınırlı da olsa artış gösterdi. Küresel süt üretimi yaklaşık 980 milyon tona ulaştı; özellikle Asya ülkeleri üretim artışında öne çıktı.
Et üretiminde ise Brezilya, ABD ve Avrupa Birliği gibi büyük oyuncular üretim ve ihracat kapasitelerini artırıyor. Brezilya, rekor ihracat hacmiyle dünya et ticaretinde etkisini güçlendirmiştir.
Üç Temel Dönüşüm Gücü: İklim, Maliyet, Teknoloji
Günümüzde hayvancılığın geleceğini şekillendiren üç temel dinamik öne çıkıyor: İklim krizi, maliyet baskısı ve teknolojik dönüşüm.
İklim değişikliği, yemden suya kadar tüm üretim zincirini etkiliyor; karbon ayak izini azaltmak artık çevresel bir sorumluluk olmanın ötesinde, ticari bir gereklilik haline geldi.
Artan yem ve enerji maliyetleri üreticiler için önemli bir baskı unsuru olsa da, veri temelli üretim, genetik ıslah, yapay zekâ destekli sürü yönetimi ve otomasyon sistemleri bu zorlukları avantaja dönüştürecek güçlü araçlar sunuyor.
Türkiye’nin Gücü ve Potansiyeli
Türkiye; geniş meraları, köklü üretici kültürü, dinamik iç pazarı ve stratejik konumuyla büyük bir potansiyele sahip. Bu güçlü temelleri, bilim, teknoloji ve politika entegrasyonu ile desteklediğimizde sektörümüz yalnızca kendi kendine yeterli olmanın ötesine geçebilir.
Verimlilik artışı, örgütlü üretim yapısı ve sürdürülebilirlik odaklı politikalarla Türkiye; bölgesel bir tedarik merkezi ve katma değerli ürün ihracatçısı haline gelebilir.
Akıllı, Yeşil ve Adil Bir Gelecek
Geleceğin hayvancılığı, daha çok üretmekten ziyade daha akıllı, daha yeşil ve daha adil üretmek üzerine kurulacaktır.
Bugün alacağımız kararlar, yarının gıda güvenliğini ve kırsal refahını belirleyecek. Bizim görevimiz, geçmişin bilgi ve deneyim birikimini geleceğin teknolojisiyle buluşturmaktır.
Bunu başardığımızda Türkiye, sadece bölgesinde değil, dünyada da örnek gösterilen bir dönüşüm hikâyesine imza atacaktır.
SETBİR Yönetim Kurulu Başkanı
Dr. İsa Coşkun