COVID-19 Sonrası BAE Pazarı: Dubai’den Bakış

COVID-19 Sonrası BAE Pazarı: Dubai’den Bakış

COVID-19 Sonrası BAE Pazarı: Dubai’den Bakış

TGDF Akademi, COVID-19 Konferansları serisinde Birleşik Arap Emirlikleri pazarını değerlendirmek üzere Türkiye Cumhuriyeti Dubai Başkonsolosu İlker Kılıç ile Ticari Ataşeler Hasan Önal ve Ahmet Canlı’yı konuk etti.

Türkiye Cumhuriyeti Dubai Başkonsolosu İlker Kılıç, konuşmasının odak noktasına Birleşik Arap Emirlikleri’nin ekonomi başkenti Dubai’yi yerleştirdi. Kılıç ülkenin genel durumunu, COVID-19 sırasında yaşanan gelişmeleri, sonrasındaki beklentileri ve gıda sektörü özelinde değerlendirdi. Kılıç şunları söyledi:

İlker Kılıç: “COVID-19 öncesi kötüleşmeye başlamış olan ekonomi, salgınla daha büyük sıkıntıya girdi”

“COVID-19 öncesinde Dubai’nin ekonomisi zaten bir değişim içerisindeydi. Eski zenginlik azalmış, normalleşme yönünde ilerlemeye başlamıştı. Turist nüfusun gelir düzeyi düşüyordu. Şirketler ve bireyler harcamalarını kısıyordu. Devlet işletmelerinde de borç yükü büyümekteydi. COVID-19 öncesi son aylarda ekonomi düzlüğe çıkıyor gibi görünürken salgın nedeniyle yeniden sıkıntılar baş gösterdi.

Ülkede COVID-19 öncesinde görülen sıkıntılı tablo daha da vahimleşti. Hem emirliğin, hem şirketlerin, hem de bireylerin gelirleri azaldığı için borçlar arttı. Turizmin kapalı olması, sosyal mesafe önlemleri de eklenince ekonomiye önemli bir sekte vuruldu. Turizm eğlence sektörü neredeyse durdu.

Dubai salgın sonrası bölgesel önemini sürdürecek olsa da, ekonomiyi zor bir dönem bekliyor. Bu açıdan maddi desteğe ihtiyaç duyacak. Önümüzdeki dönemde bireylerin ve şirketlerin gelirleri de düşecek. Bu zorlukların da tüketici davranışlarını değiştirmesi bekleniyor.”

“Dubai’de Türk malı dendiğinde akla gelen ilk şey gıda”

“Dubai’de Türk malı dendiğinde akla ilk gelen şey gıda. Ülkemizin Dubai’ye ihracat hacmi hak ettiği düzeyin altında, ama ürünlerimizin görünürlüğü yüksek. Türk gıda ürünleri ülkede yerini edinmiş durumda. Buna oteller ve restoranlar da dahil.

Önümüzdeki dönemde öncelik yeni pazar payı kapmak yanında eski pazar payını korumak olacak. Tüketici ve tedarikçi davranışlarının değişimine uyum sağlamak gerekecek. Ancak bizim lojistik avantajımız var. Tedarik zincirinde daha fazla yer alabiliriz. Bu fırsatı iyi kullanmamız gerek.”

Dubai Başkonsolosu İlker Kılıç, gıda firmalarına şu tavsiyelerde bulundu:

“Satış kanallarını genişletin; ülkede üretim yapın; fiyat, kalite ve sürdürülebilir arza dikkat edin”

  • Otel ve restoranlara yönelik ihracat yapan firmaların satış kanallarını genişletmek açısından ambalajlı ürünlerle perakendeye de yönelmesi gerekiyor.
  • Düşük nitelikli de olsa yerel üretim imkanlarına yönelmekte fayda var. Dubai gıda güvencesine önem veriyor, bu nedenle bu girişimlere kucak açacaktır. Burada üretim yapmak başka pazarlara da kolay erişim imkanı sağlayacaktır.
  • Pazarda yer etmek için üç şeye dikkat edilmesi gereklidir: Tutarlı fiyat, kaliteli ürün ve sürdürülebilir arz.
  • COVID-19 sonrasında agresif bir tavır sergilemek gerekiyor. Önceden bağlantısı olanların kendilerini hatırlatmaları, pazara ilk kez açılacakların agresif yaklaşımlar uygulamaları başarı getirecektir.
  • İhracatçıların Dubai’deki partnerlerine tedarik, ödeme, gibi konularda kolaylık sağlamaları geleceğe yatırım olarak görülmelidir.
  • Distribütörlerin çeşitlendirilmesi önem taşımaktadır. Tek distribütör olarak sözleşme imzalanmaması sonradan sıkıntı yaşanmaması adına önemlidir.

Hasan Önal: “Türk ürünlerine karşı pozitif kalite algısı ve gıda sektöründe dışa bağımlılık çeşitli fırsatlar oluşturuyor”

Dubai Ticaret Ataşesi Hasan Önal ise bir sunum yaparak ülkenin zayıf ve güçlü yanları ile sunduğu fırsat ve getirdiği riskleri değerlendirdi. Önal’ın sunumundan satı başları şu şekilde oldu:

“Ülkenin güçlü yönleri doğal kaynaklarının zenginliği, yüksek döviz rezervleri, siyasi ve ekonomik istikrar, kurun sabitliği, iş ortamının kurumsallığı ve liberalliği ile ülkenin bölgesel hub olma niteliği geliyor. Ülkenin zayıf yönleri ise nüfus olarak küçük bir pazar olması, petrol fiyatlarına hassasiyet, yabancı iş gücüne bağımlılık olarak sayılıyor.

Türk ürünlerine karşı pozitif algı, gıda sektöründe dışa bağımlılık ve ülkenin bölgeye açılan bir kapı olması çeşitli fırsatlar oluştururken, petrol fiyatlarının düşük seyretmesi, siyasi ilişkilerdeki kırılganlık ve küresel pandemi riskler doğuruyor.”

“Ticaret potansiyelini değerlendiremiyoruz”

“Tarım özelinde ülkeye ihracat potansiyelimiz 1,75 milyar dolar, ancak pazar payımız bunun %5’i (87 milyon dolar). Sanayi sektörü özelinde ise 17,65 milyar dolarlık potansiyelin ancak %1,8’ini değerlendirmekteyiz (308 milyon dolar).

Türkiye’nin bölgedeki pozisyonu güvenilir ve kolay ulaşılabilir bir tedarikçi şeklinde. Ülkemizde yapılması gerekenler şöyle:

  • Uzun vadeli tarım politikalarının oluşturulması (organik tarım ve milli tohum, şehir seraları)
  • İhracat kısıtlamalarının kontrolsüz yasaklara dönüşmesinin önüne geçilmesi
  • İhracatçı firmaların sözleşmeli tarım anlaşmalarını hızlandırması ve yoğunlaştırması
  • Büyük perakende zincirleri ile tedarik anlaşmalarına gidilmesi”

Close