COVID-19 Sonrasını Değerlendirmek için Öncesini Anlamak

COVID-19 Sonrasını Değerlendirmek için Öncesini Anlamak

COVID-19 Sonrasını Değerlendirmek için Öncesini Anlamak

EWA Kurumsal Danışmanlık kurucusu Dilek Emil koronavirüs salgını sonrası dünyayı ve Türkiye’yi bekleyen durumu değerlendirmek üzere TGDF Akademi’nin davetlisi olarak bir videokonferansa katıldı. Emil konuşmasının başında Einstein’ın bir sözünü hatırlatarak karşılaşılan sorunların onları yarattığımız zaman sahip olduğunuz aynı düşünce düzeyiyle çözülemeyeceğini ifade etti.

Dilek Emil konuşmasında COVID-19 pandemisi öncesinde düşünce ve yaklaşımlarda bazı hatalar ve eksikler olduğunu belirterek değişime açık konuları üç grupta inceledi: İnsan ve doğa ilişkisi, ekonomik büyüme yolları, disiplinler arası iş birliği.

İnsan kendini doğadan üstün görmemeli

İnsanlar kendilerini doğadaki diğer canlılardan üstün gördükçe karşılaşılan sorunların bitmeyeceğini söyleyen Emil, insan eliyle yaratılan iklim değişikliği, ormanların yok olması gibi nedenlerle insanların hayvanlar, böcekler, bakteriler, virüslerle giderek daha fazla yan yana geldiğini, mevcut COVID-19 pandemisinin de geçmişte yaptıklarımızın sonucu olduğunu ifade etti.

Dünya nüfusunun %55’inin şehirlerde yaşadığına, bu oranın 2050’de %68’e ulaşacağına değinen Emil, öncelik verilmesi gerekenin kentlerdeki sorunları çözmek olduğunu belirtti. Konut, toplu taşıma, enerji, altyapı, istihdam halihazırda kentlerde büyümekte olan sorunlar. Emil bu sorunlar çözülürken şehirler ve kırsal bölgeler arasında sosyal ve çevresel bağın da koparılmaması gerektiğinin altını çizdi.

Ekonomik büyüme ve kalkınma stratejisi yeniden yapılanacak

Ekonomik büyüme çalışmalarının en önemli örneği İkinci Dünya Savaşı sonrasındaki girişimler. Emil 1944’ten sonra ortaya koyulanın ekonomi ve finans için bir yönetişim modeli olduğunu, bu modelde sermayenin, malların ve işgücünün serbest dolaşımının hedeflendiğini belirtti. O zamandan bu zamana sermaye ve malların serbest dolaşımının büyük oranda, işgücünün dolaşımının ise kısmen sağlandığını ifade eden Emil, COVID-19 pandemisinin dünyayı İkinci Dünya Savaşı sonrasındaki gibi bir durumda yakaladığını söyledi.

Günümüzde dijital ekonominin maddi varlıkların önüne geçtiğini vurgulayan Emil; şu anda IP adresinin dünyanın en değerli varlığı olduğunu; yapay zeka, büyük data gibi kavramların finanstan medyaya, tarımdan gıdaya her sektöre girdiğini ve sektörleri değiştirdiğini ifade etti. Günümüzde veriyi kontrol edenlerin kazandığını söyleyen Dilek Emil, COVID-19 pandemisinin kamu otoritelerinin doğru ve gerçek zamanlı dataya ihtiyacının ne denli büyük olduğunu gösterdiğini ifade etti.

Dünyanın geleceği dijital ekonominin yönetimine bağlı

COVID-19 karşısında ekonomiyi yaşatmak için devletlerce nakit enjekte edilmesi, vergilerin ertelenmesi gibi yöntemlere başvuruluyor; ancak bunun sonsuza kadar devam etmesi mümkün değil. Dilek Emil pandemi sonrasında kimsenin işine dönebileceğinin garanti olmadığını, dünyayı 1929’daki Büyük Buhran düzeyinde bir buhranın beklediğini söylüyor. Bu dönemin dijital ekonomiye geçişi hızlandırdığını belirten Emil, pandemi sonrasında dünyanın geleceğinin dijital ekonominin yönetimine bağlı olduğunu vurguladı.

Büyük finans krizinin yaşandığı 2008’de bankalara bazı düzenlemeler getirmek üzere Finansal İstikrar Kurulu oluşturulmuştu. Emil, içinde bulunduğumuz dijital çağda da buna benzer bir Dijital İstikrar Kurulu oluşturulması gerektiğine değindi. Emil’e göre global ticaret sistemi, yapay zeka, büyük data gibi konulardaki gelişmeleri yansıtacak şekilde yeniden yapılanmak; teknolojilerin sivil toplum üzerindeki etkileri dahil olmak üzere sistemlerin risklerini ortaya koymak gerekiyor.

Gıda sistemlerinin güçlendirilmesi için öneriler

Dilek Emil, özellikle dış ticaret de işin içine girdiğinde tedarik zincirlerinin çok karmaşık ve kırılgan bir yapıya büründüğünü, COVID-19 sürecinde özellikle uzun tedarik zincirlerinde lojistik ve dolaşım sorunlarının yaşandığını söyledi.

Gıda üretiminde sürekliliğin sağlanması için tarımda devamlılığın sağlanması gerektiğini söyleyen Emil, Türkiye’de bitki ve hayvan yetiştiriciliği merkezileşmemiş olduğu için krizlere karşı dayanıklılığın yüksek olduğunu belirtti. Emil’e göre önümüzdeki süreçte gıda zincirinde faaliyet gösteren KOBİ’lerin özellikle desteklenmesi gerekiyor. Küresel anlamda gıda sistemlerinin devamlılığının sağlanması için ise Biyolojik Çeşitlilik Konvansiyonu gibi anlaşmalar yanında yeni dönemde kurulabilecek Dijital İstikrar Kurulu gibi oluşumların odak noktasına tarım ve gıdanın alınması şart.

Disiplinler arası çekişme sona ermeli

Dilek Emil konuşmasında disiplinler arası çekişmeye de dikkat çekti. COVID-19’un küresel boyutta iş birliğinin ne kadar önemli olduğunu gösterdiğini belirten Emil, çekişmelerin bir yana bırakılarak bir arada çalışılması gerektiğini vurguladı.

 

Related Articles

Close